Ana Sayfa Künye Sitene Ekle
Kullanıcı Adı : Şifre : Şifremi Unuttum Yeni Üyelik
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri Tüm Yazarlar
Misafir - Alıntı makale
Hayriye Nurcan Yazıcı

Hayriye Nurcan Yazıcı açık, mert ve net soruları yanıtladı

“Kadın gibi kadın, erkeklere taÅŸ çıkarır” dedirtti bana Hayriye Nurcan Yazıcı.

'Erkek gibi kadın' düÅŸüncesi, kadınların ne kadar doÄŸru olduÄŸunu anlatmak için kullanılsa da, ben “kadın gibi kadın” diyor ve dik duruÅŸunu böylelikle vurgulamış oluyorum.Hemen her insanın önemli mesajlar alabileceÄŸi dolu dolu bir buçuk saatlik o sohbetimizden sizin için derlediÄŸim soru ve cevaplar;

B.K:Kendinizi tanıtırmısınız?

Hayriye Nurcan Yazıcı: 1980 Gazi üniversitesi mezunuyum.23 yıl Trabzon Lisesinde öÄŸretmenlik yaptım. 2007 den bu yana da, hem siyaset, hem yazarlık, hem annelik görevini eksiksiz devam ettirmeye çalışan; ülkesine sevdalı, Trabzon’a derin bir sevgi ve hayranlık duyan kiÅŸiyim. Heyecanlıyım, heyecan duyduÄŸum bütün konularda da baÅŸarılı olmuÅŸumdur.“O yüzden insanlar hangi iÅŸte olursa olsun heyecanını yitirmemeli, baÅŸarı için bu duygu ÅŸarttır" derim. Ä°nançlıyım, pozitifim. Ä°ki kız çocuÄŸum var. Biri Eczacı, biri Endüstri Mühendisi, ikisi de çalıştıkları ÅŸirketlerde yönetici konumunda. Allah'a binlerce ÅŸükür olsun, baÅŸarılı evlatlara sahibim.Trabzon'a çok genç yaÅŸta geldim. Ruhumdan, duruÅŸumdan, artık etimden tırnağıma kadar Trabzonluyum, bununla da gurur duyuyorum.

B.K:Trabzon'a geliÅŸiniz nasıl oldu? 

Hayriye Nurcan Yazıcı: Ankara’da Orman Bakanlığı'nda çalışıyordum. 12 Eylül'de ülke karışınca, öÄŸretmenlik mesleÄŸimi yapmak için Trabzon’a geldim. Niyetim çok kısa bir süre burada kalıp Ankara'ya dönmekti, ama olaylar farklı geliÅŸti. Gitme hesabı yaparken, kendimi ÖÄŸretmenler günü dolayısıyla tamamı öÄŸretmenlerden oluÅŸan bir tiyatro grubunun içinde buldum. EÅŸimle tanışmama tiyatro vesile oldu. Beni sahnede görmüÅŸ…

B.K:EÅŸiniz tiyatroda gördü...sonra nasıl geliÅŸti?

 Hayriye Nurcan Yazıcı: “Birisi seninle tanışmak istiyor. Niyeti evlenmek ” dediler. Daha sonra görücü usulüne uygun olarak süreç geliÅŸti. Evlendik. Farklı bir ortam, Ankara’dan gelmiÅŸ olsam da, bir Anadolu kızı olarak Trabzon’a çok rahat adapte oldum. Bizim orada (NevÅŸehir'de) üzüm bağı görüyorduk, burada fındık bahçesi gördüm. Yine ayağımda ÅŸalvarım vardı. Farklı yöreler gibi görülse de, özde Anadolu’yuz.

B.K:O günden bugüne Trabzon’a baktığınızda hangi konularda eksik kalındı. Trabzon hangi konularda ne kadar geliÅŸti?  

Hayriye Nurcan Yazıcı: Siyasete girdikten sonra da çok sık söyledim. Trabzon’da doÄŸmak deÄŸil, yaÅŸamak önemli. Trabzon’da doÄŸmuÅŸ ama burada yaÅŸayıp kentine emeÄŸi geçmemiÅŸ kiÅŸileri Trabzonlu olarak görmüyorum. Ben 20 yaşımdan beri Trabzon'da nefes alıyorum. Trabzon’a emek vermeyi sevdim. Bu emek bana itibar verdi, güzellik verdi. Birbirimize vefalı olduk.  Trabzon’da doÄŸmadım ama doÄŸanlardan çok daha fazla Trabzonluyum. Trabzon’u inanılmaz çok seviyorum. Bu sevgime de hep karşılık buldum.Sevince hep güzel olsun, üzülmesin istiyorsunuz. Dolayısıyla yanlışı daha fazla sorguluyorsunuz. 'Trabzon neydi, ne oldu?' 'Ya da neden bu nokta da?' gibi sorulara hep cevap aramışımdır. Sosyal hayatından, kültür sanatına,  ekonomisine kadar... “Eskiden neydi ne olmuÅŸ, neden istenilen noktada deÄŸil?” dediÄŸim zaman, karşıma hep yanlış yönetilmekten dolayı tamamlanmamış hedefler çıkıyor. Ä°yi temsil edilememiÅŸ.

B.K: Bizi yönetecek insanlara güveniyoruz, yetki veriyoruz ama onları hiç denetlemiyoruz. Nereye elinizi atsanız Trabzon’un ihmal edilmiÅŸliÄŸini görüyorsunuz… Trabzon’da söz sahibi olmuÅŸ insanlar kentine gerçek anlamda sahip çıkmamış. Verdikleri sözleri yerine getirmemiÅŸ. 

Hayriye Nurcan Yazıcı: Zaten siyasete girmemim en önemli nedenlerinden biri de bu; Trabzon’un sorunlarını ve içinde bırakıldığı durumu gördükten sonra, sorumluluÄŸum ve vefa duygum vicdanımı rahat bırakmadı. "Haydi Nurcan, emekli falan olmak yok. Åžimdi de bu alanda hizmete devam" dedim. 

B.K: Kısaca bu sorunları açar mısınız?

Hayriye Nurcan Yazıcı: Gençlerin iÅŸsizliÄŸi, sosyal alanların yetersizliÄŸi… Özellikle yatırım adı altında yapılan çalışmaların sözde kalması… Gerçek yatırım deÄŸil, hizmet sektörü olduÄŸunu hatırlatarak belirtmek isterim ki; turizmin yanlış yönlendirilmesi… Yatırımların üretim ve üretilen üzerinden konuÅŸulması yerine, inÅŸaat sektörünün bile, yatırım olarak telaffuz edilmesi... BüyükÅŸehir olduktan sonra daha da hızlanan, betonlaÅŸma, programsız yapılaÅŸmalar… Özellikle köylerin özünden koparılarak, kentin herhangi bir mahallesi konumuna getirilmesi… Ortahisar’ın tarihi kimliÄŸinin 'özünden' çıkarılması… Trafik sorunu… Para kazanacağız diye,  kent görünümünün ve geleneÄŸinin bozulması… Halkının bir türlü, üreten ve kazanan insanlar olamaması… YeÅŸil yol projesinin yanlışlığının kamuoyu ile tam manasıyla paylaşılmaması…

SAVAÅž ÇIKARSA BÄ°TTÄ°K!

B.K:YeÅŸil yolla ilgili bir araÅŸtırma yaptınız. Kimsenin dikkatini çekmedi “ama” dediÄŸiniz nokta?

Hayriye Nurcan Yazıcı: YeÅŸilyol için, “DoÄŸa harap olacak, rakımı yüksek bir alanın kendini tazelemesi çok zor” tespitleri ne kadar doÄŸru olsa da, beni düÅŸündüren Samsun’dan baÅŸlayıp Hopa’ya kadar uzanan yolun hangi amaçla kullanılacağıdır… Buna benzer bir manzara da Artvin Yusufeli’nde yaÅŸanıyor. Baraj çalışmalarından dolayı yok edilen yerleÅŸim alanları, göçe zorlanan halk.. Sözde olan bu yatırımların yöre halkına hiçbir faydası olmamıştır, olmayacaktır… Bugün için hafife alınan bu çalışmalar, yarın için “bölge, dolayısıyla ülke güvenliÄŸini” tehlikeye düÅŸürecek boyuttadır…Bu konu çok iyi irdelenmelidir.

"ABD'ye HÄ°ZMET DEMEKTÄ°R"

YeÅŸil yol projesini sadece Trabzon’a deÄŸil, bütün bir Karadeniz’e yapılmış haksızlık, düÅŸüncesizlik, vefasızlık, sorumsuzluk olarak görüyorum. Ülkeler savaÅŸ anında daÄŸları savunma alanları olarak kullanırlar.  Bu daÄŸlar sizin sırtınızı dayadığınız güvenlikli cephelerdir. Yaylalara ve daÄŸlara yapılan kentlerden kopuk bu yollar, sizi “korunmasız” hale getirecektir. Yani siz göÄŸsünüzü açıyor “gelin beni bıçaklayın” diyorsunuz. Kolay ulaşılır olmanız Batı(lı)nı bayıldığı bir durum. Yürütülen AB projeleri ile önce aile kurumunuzu, köylerinizi ve üreten toplum olma özelliÄŸinizi kaybettiniz, ÅŸimdi de YeÅŸilyol ile yaylaları, bir baÅŸka öz kaynağınızı kaybediyorsunuz… Bizim artık devlet olarak mahremimiz kalmadı. Yaylaları bu kadar “açık alan” yapmak iyi niyetli bir çalışma olamaz… Yaylalara ulaÅŸmak kolay olmamalı… KeÅŸke birilerini zengin etmekle kalsalar, ki üstelik bir de Araplara pazarlıyorsunuz. Bu pazarlık da dolayısıyla ABD’ye hizmet demektir.

Hep yanlış bilgilendirildik.. YeÅŸilyol olaÄŸanüstü kalkınma planı olarak falan sunuluyor. Burada siyasiler bir an evvel Karadeniz halkına iÅŸin gerçeÄŸini anlatmak zorunda. Kısacası yatırım olarak yutturulan YeÅŸilyol’un ekonomik olarak, yöre halkına vereceÄŸi bir kazanım yoktur. Tıpkı, yerel olmayan AVM’ler gibi… Turizm, geniÅŸ kapsamlı bizlere yutturulduÄŸu gibi bir yatırım alanı deÄŸil, hizmet sektörüdür. Bu sektör sanıldığı gibi sizi bulunduÄŸunuz yerden yükseklere taşımaz. Hele hele eÄŸitimli gençlerinize asla bir iÅŸ imkânı sunmaz. Bunun yanında, Turizmi bile yeterince kazanç haline getirememiÅŸiz. Bu da önemli bir konu...Mesela Sümela’ya gelen tur otobüsleri molozda durmalı. Kenti gezmek için gelenler, mutlaka Kemeraltı’na uÄŸramalı. Maksat esnaf para kazansın. 

Avrupa’ya gittiÄŸimiz zaman görüyorsunuz. Zoraki alışveriÅŸ noktaları var. Kent halkı para kazansın diye farklı cazibe alanları oluÅŸturulmuÅŸ. Ama burada öyle bir döngü yok… Gerçekten bu turların güzergâhlarının, ÅŸehrin yararına olacak ÅŸekilde düzenlenmesi gerekir. Yoksa iki ÅŸiÅŸe su alsalar, yemek yeseler de para kazansak diye yollarına bakarız. Dün Ruslar bugün Araplar, bugün varlar, yarın yoklar. Zaten ÅŸu an buradalarsa, Amerika öyle istiyor diye… Amerika ile iliÅŸkilerimiz kötü olduÄŸu gün, yönlendirilme bitecektir. 

Bizim hedefimiz dünyada kabul görecek, bir Turizm kenti resmini ortaya koymak olmalıdır. Ona buna yönelik tabela asmakla, davranış geliÅŸtirmekle bu iÅŸ olmaz. Kentin tarihi kimliÄŸini ortaya çıkararak, kültür ve geleneklerimizden yola çıkarak, ortaya çıkaracağımız bir resimle bunu yapabiliriz . 

B.K :Güzelsiniz... Kendini geliÅŸtirirken toplumu da geliÅŸtirmek gibi bir hedefi olan kadınsınız. Türkiye'de "kadın" olmak zor der misiniz? 

Hayriye Nurcan Yazıcı: Kadınlar siyasette de olsun, iÅŸ dünyasında da. Lakin buralarda olurlarken, "ana" olduklarını hiç unutmasınlar. Bilgili, geliÅŸen ve geliÅŸtiren olarak, kendi güçlerine inansınlar... Farkındalıklarını ortaya koysunlar. Bundan sonrası kolay. Toplum sizi baÅŸtacı ediyor. Ä°nanmış, üreten ve bir duruÅŸu olan, bilgili kadınlara çok ihtiyaç var. Toplumun özlediÄŸi bir resim bu…

Peki Trabzon'da?

Hayriye Nurcan Yazıcı: Trabzon kadını özel bir kadın. Özellikle köylerde, çalışan ve üreten oldukları için, söz haklarını otomatikman hep ellerinde tutuyorlar. Zevkle her iÅŸi yapıyor, çalışmayı da asla bir ezilme olarak görmüyorlar. Bunun yanında çok ciddi sorunları var tabi… Verimli toprakları satılıyor. Artık eskisi gibi hayvanları yok. Ürettikleri kazanca çevirmek için pazar bulamıyorlar. Kısacası köy kadını da ÅŸehirli kadın gibi gittikçe yalnızlaşıyor. Kadın ne köyünde mutlu ne de ÅŸehrinde.

 “SEÇÄ°MLER KIRSALDAN DA KAZANILIYOR”

B.K: MHP sizi aday listesine almayarak büyük bir kesimi ÅŸaşırttı. Peki, aday gösterildiÄŸiniz dönemde neler yaÅŸadınız? Biraz geçmiÅŸe gidelim...

Hayriye Nurcan Yazıcı: Ben 2011'de aday olduÄŸum zaman bir tespitte bulunmuÅŸtum; kesinlikle seçimler kırsaldan kazanılıyor. Merkezde ki çalışmalarla, sadece esnaf gezmekle bu iÅŸ olmuyor. Köylere giderken de amacım sadece propaganda yapmak deÄŸil, sorunları yerinde tespit edip, ona göre siyaset üretmekti. Zaman zaman bu çalışmalarımı resmettim! Seçmen beni severken bazı küçük düÅŸünceliler “gard” almayı seçti. 

AYÅžE SULA’YA BOMBA GÖNDERME

Hayriye Nurcan Yazıcı: Çalıştım, çözümler ortaya koydum. “Bunları yaparsak, hem biz, hem insanımız kazanır” dedim… Bu mesajımı farklı partilerden alanlar oldu. (AKP) AyÅŸe Sula KöseoÄŸlu gibi mesela....AyÅŸe Hanım ‘ben daha önceden de köy kızıydım’ dese bile, köy kadının sesi olma konusunda, ben öncülük yaptım. Bu hakkımı kimse inkâr edemez… Hâlâ oradaki vatandaÅŸlarımız arasında vekil olmamı isteyen; gerçek anlamda onları temsil etmemi bekleyen vatandaÅŸlar var. AyÅŸe Hanım popüler bir tablo sergileyebilir ama benimki samimi bir resimdi.

 

B.K: O samimi ortamda kadınlarımız ne istedi? 

 Hayriye Nurcan Yazıcı: Köyde de kentte de kadınların ortak sorunları, aile bütünlükleri ve ekonomik olarak daha iyi ÅŸartlara kavuÅŸmak. En çok dile getirdikleri ve yardım istedikleri konu ise iÅŸsizleri… Kadının evde oturan bir iÅŸsizi varsa mutsuzdur. Kadını mutlu etmek istiyorsan ailesinin özellikle çocuÄŸunun problemini gidereceksin. Zar zor okutup kente gönderdiÄŸi çocuÄŸunun tekrar köye dönüp diplomalı iÅŸsiz olması, onlar için büyük yıkım. Yakın zamanda Tonya’ya gittim. Atanamayan öÄŸretmen kızımızın isyanıyla karşılaÅŸtım. “Ne olur beni yazın, dört yıllık emeÄŸimi görün, köyde ot taşıyorum” diyordu… Neredeyse orta yaÅŸa doÄŸru yol almış bu gençlerimizin atanamaması emeÄŸine, aileye, özellikle devlete ziyandır.  Bu vebalı siyasetçiler öteki dünyada bile ödeyemezler. Ä°nsan hayatından 10 yıl çalıyorsunuz,  böyle bir ÅŸey olabilir mi? Bu konuları da, en iyi dile getirecek, sahiplenecek olan “kadın vekildir” diyorum. 

B.K:Gençler için neler yapılmalı?  

Hayriye Nurcan Yazıcı: Ülke genelinde çok önemli bir sorun gençlerin iÅŸsizliÄŸi… Her kente bir üniversite açmak asla çözüm deÄŸil. Aksine çözümsüzlük. Gençlerimizi diplomalı iÅŸsizler haline getiriyor; atıl duruma sokuyorsunuz… Meslek edindirme programlarına, meslek liseleri ve teknik üniversitelere cevap verecek istihdam alanları oluÅŸturmak, tabii ki kaliteli ve milli eÄŸitim ÅŸart.

Partilerin seçim vaatlerine bakın;  hep hazıra yönlendirme var. Hâlbuki ekonomi politikaları, “çalışana hakkı verilecek, çalışan daha çok kazanacak” olarak ÅŸekillenmelidir… Halk ise istihdam alanlarını talep ederken, bu konudaki eksikleri, kendine verilen ve yerine getirilmeyen sözleri sorgulamalıdır.

B.K: 1 Kasım seçimlerin ne olacak? 7 Haziran tablosu deÄŸiÅŸir mi?   

Hayriye Nurcan Yazıcı: 7 Haziran seçim sonuçları kimsenin baÅŸarısını ortaya koymadı… Seçmen yetkili olarak tek partiyi iÅŸaret etmek yerine, tüm partilere “yan yana gelin” dedi. Fakat, seçmenin bu talebini yerine getirmek için kimse çaba göstermedi.Bana göre 1 Kasım’da fazla bir ÅŸey deÄŸiÅŸmez.  Bütün partilerde hemen hemen aday listeleri ve sorunları ortaya getirme yöntemleri, dün ile aynı... Mevcut iktidar eksiklerini kapatma gayreti sergiliyor… Bu algı çalışması iyi hesap edilmeli. Kim kendini iyi anlatırsa ibre o yöne dönecektir. Kısacası halkta heyecan uyandıracak bir deÄŸiÅŸiklik yok. Bu heyecansız haliyle kimse siyaseti, "sorunların çözüm alanı, umut olarak" görmüyor. 

Burada basına düÅŸen görev çok önemli.  Halk, ulaÅŸamadığı, sesi olması noktasında sıkıntı yaÅŸadığı siyasetçilerine basın yoluyla ulaÅŸabilmeli. Basın, halkın sorunlarını gündem yapabilmeli. Bu öngörüm, bir eÄŸitici olarak da âcizane, basın mensuplarımıza bir hatırlatmam olsun.

TeÅŸekkür ediyor, kolaylıklar diliyorum.

Röportaj: Bahar KURBAY

Kaynak

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
19-10-2015 07:01 - 5937 Okunma
Misafir - Alıntı makale yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
BEDEN MAHREMÄ°YETÄ°Ni MUHAFAZA
21-06-2023 tarihinde eklendi
Herkes doğduğu yere doğal olarak bir aidiyet duygusu taşır.
24-07-2021 tarihinde eklendi
TÃœRK ASILLI IOANNES AKSUKHOS
21-02-2021 tarihinde eklendi
ANLAYIN ARTIK...
20-02-2021 tarihinde eklendi
Davut çakıroğlu disipline verilmiş
06-01-2021 tarihinde eklendi
SÜMELÂ’DA AYİN.
14-08-2020 tarihinde eklendi
Trabzon halkının kökeni Rumlardan mı gelmektedir?
21-05-2020 tarihinde eklendi
GÃœYA GAZETECÄ°
17-05-2020 tarihinde eklendi
Pontus ve Rumluk nedir
27-04-2019 tarihinde eklendi
DOÄžU KARADENÄ°ZDE RUM SOYKIRIMI OLDU MU?
06-03-2019 tarihinde eklendi
aaaaaaaaaaa
Oy Kullan Sonuçlar
Foto Galeri [ Tümü ]
Video Galeri [ Tümü ]
Kim Kimdir
ISTANBUL
 
Destek: Abdullah Gözaydın
Ana Sayfa Hakkımızda İletişim Site Haritası
 
Tüm hakları saklıdır 2012 ®