Hem ülkenin genel yönetimine hem de yerel yönetimlere talip olan insanlar, adaylık süreçlerinde öyle afilli afişler, süslü kitapçıklar bastırır ki hayretler içinde kalırsınız!

Kâr eden belediyeler, kendi kendine yetebilen hatta ülkeye rol model olacak tesisler kuracağını vaat eden adaylar ortalıkta boy gösterir.

Takip ettiğim, tanık olduğum hiçbir aday seçim vaadinde "her ay yeni borçlanma yetkisi talep edeceğim, belediyeyi istihdam yeri yapacağım, borç üstüne borç alacağım, olmadı elde bulunan gayrimenkulleri satacağım" diyerek seçim çalışması yürütmedi.

Merkezi hükümetin rüzgarı ile yelken şişiren dahi adaylar...
 

Gelin görün ki bugün birkaç küçük belediye veya birkaç büyük belediye hariç hepsi batmış, batırılmış.

Dönüştürülebilir bir borçlanma ve sürdürülebilir bir ekonomik yapıdan çok uzaklar.

Müflis tüccar misali;

 

 

vergi veren yok, borç çok, paranın nere gittiğinin hesabını veren yok, soran yok.

Sürekli bir satma hevesi, heyecanı ve borçlanma.

Peki bu borçlar nasıl ödenecek bilen yok.

Seçim sürecindeki vaatler bugünkü durumla kıyaslansa hakikaten ortada "yüz kızartıcı bir durum var" dersiniz, görürsünüz.

Sayıştay da bir yandan etkisi olmayan ve kimsenin kale almadığı ihmallerin, suistimallerin, yolsuzlukların tespitini yapaduruyor.

Trabzon özelinde bakarsak;

mezbaha yeri Yomra ,

Otopark İshak hoca karşısı,

Boztepe sahası otel yeri,

Özel idare binası,

Köy hizmetleri binası ve yeri,

Pazarkapı dükkanlar,

sanayi 2. el oto galericileri,

Tanjant katlı otopark dükkanlar mini AVM,

Yeşilyalı arsa ,

Pelitli'de havalimanı karşısı kentsel döşüm ile vatandaşdan yüksek kamu yararı diye alınıp el koyulup satılan arsalar ,

sanayide bulunan dükkanlar sadece bir nefeste sayabildiklerim.

Bugüne kadar satılan ve satılması gündemde olan tabi bizim hatırlayabildiğimiz onlarca değer neden satıldı?

Neden satılması gündemde?

Hesabını soran da yok malesef veren de yok.

Bu gidişle elde kalan 3-5 yer de satılacak.

Gereksiz ve ihtiyacın hasıl olmadığı alanlara milyonlarca TL para harcayan, gösterişten kurtulamayan, israfı önleyemeyen belediyeler, yaptıkları hesapsız ve ihtiyaç olmayan istihdamlarla da artık batmış duruma geldiler.

Kendi başkanlık dönemlerini bir şekilde borçla ve satarak dönüştüren yöneticiler, kendilerinden sonrası için ise büyük bir yıkım bırakmaktadırlar.

Siyasi iktidarın ülke yönetirkenki silueti maalesef yerele de sirayet etti.

Biri, birileri belki hukuk.

Böyle geldi böyle gitmez demeli ve millet sandıklarda ancak siyasileri dizginleyebileceklerini, terbiye edebileceklerini unutmamalı. Belki de hatırlamalı.

Ülke gibi illere de,ilçelere de yazık oluyor.

 

SOSYAL MEDYA YORUMLARI

 

Beytullah Kudu

 Sn Çakıroğlu,sizinle tanışıklığım benim siyasete ilgim sizinde şehre ilginiz ve şehrin sorunlarına eğiliminiz,hassasiyetiniz sonucu Tonyalı Şehitimiz Soner Yıldırım'ın şahadetine uğurlandığı gün gerçekleşmişti..

O gün bu gün bir dönemde olsa aynı partide siyaset yapmış olmamızı da göz önüne alarak söylüyorum,şehre ilginiz ve sorunlara karşı hassasiyetiniz devam ediyor..aynı duygularla da sizi takip ediyorum..görevinizin gereğini ziyadesiyle yapıyorsunuz kanaatimce..

Zannedersem siyaset sizin gibi aktif aktörleri sever..

Sevmeli..

Bukadar ciddi ve gündem olan konulara vurgu yapıyor olmanız,şehrin gündemini belirleyen bir siyasi aktivite içinde olmanız kamuoyunda gördüğü ilgiyi,tepkiyi ait olduğunuz parti veya partililerin sahiplenmemesini neye bağlıyorsunuz..

Belki ben yanılıyor olabilirim ancak bir vatandaş olarak takip ettiğim kadarıyla partiniz dışındaki partilerin veya partililerin sizin hassasiyetlerinizi sahiplenmesi daha fazla gibi geliyor..

Bilmiyorum ama sizi parlatmaktan korkuyor olabilirler mi..

Siyasi geçmişiniz ve uzun yıllar borlikte siyaset yapmiş olmanız hasebiyle bu konuya yorumunuzu bilmek isterim. umarım tespitimi ve merağımı maruz görürsünüz..

Gayretiniz,görev bilinciniz takdirlik..kolaylık diliyorum..

 

Davut Çakıroğlu

 Beytullah kardeşim diyorum çünkü şehidimizin şahadettin de karşılaştığımız gün hepimizin karma karışık soğuk vedaya ilişkin duygularla yoğrulurken sana kardeşim demiştim. O gün ile bu gün arasında geçen zaman içinde bir dönemde aynı partide birlikte çalıştık. Keyf aldığım partide olmasından mutluluk duyduğum hatta senin referansın biri olarak sorularına keşke öyle değil diyebilsem ama bu sorun Türkiye siyasetinin açmazı diyerek cevap vermiş olayım. Bu konuları geniş yorumladığım son noktada çıkan yazıyı tavsiye ederim. Tabi oradaki görüşlerime yorumlarını önemsediğimi bilmeni isterim. Siyaset beni severim bilmem ama ben Trabzon’u seviyorum. Yalnız olmayı yanlış olmaya tercih eden biri olarak...

 

Teoman Yılmaz 

Unuttuklarınız da var Davut bey...Corona sürecinde suya %50 indirim yerine mahsuplaşma yaparız diyerek 1 trilyon vatandaşa destek yerine 2 iştirakte 10 kişiye yıllık 720.000 TL vergisiz ikinci maaşı ödeyeceğim diyende olmazdı seçimde..bazen diyorum ki bir makine icad edeyim adı ADAMMATİK olsun adı...iki kulağından tutup sokunca kafasını BAKİYE ÇIKSIN ORTAYA..o zaman sanırım 200 yıldır çözülemeyen siyasette ahlak ve liyakat sorunu çözülür belki..MAKİNE SATAR MI üretelim mi?

 

Adnan Sinan Çakıroğlu
Hukuka ümit bağlayarak yazını bitirmişsin.Tesbitler inanılmaz...Bu sadece Trabzon’da böyle değil maalesef.İstanbulda bunun çok korkunç boyutlarda olduğu gerçeği var Ve senin gibi bu durumu dert eden de yok maalesef.

İddiamız o ki bizim yönetimlerimizde bu durumlara gerekli müdahaleler yapılabilecek.Zira terkedilen yetersiz hukuk tam anlamıyla ihdas olunacak Ve senin hayalin gerçekleşecek sevgili Yeğenim.

Yılmak yok.Sevgiler

 

Eyup Kitapci 

İçine spor kulüplerinide katabilirdiniz ama neyse gelelim konuya

Evet 2009 da bizde o ilk okul masalarına oturunca kendimizi bir model olarak neler yapabiliriz diye baktık

Ve gördükkü senin şapkan bana uyar benimkide sana misali

SAADECE O KURUMLARI SEÇİMLE GELİP YÖNETENLER ACABA KENDİ İŞLERİNDE NE KADAR BAŞARILI OLURLAR

SİZ OLANI GÖRDÜNÜZMÜ❗️

Vallahi daha neler yazdım ama sildim

Sen anladın BAŞKANIM

Hayırlı iftarlar