Ana Sayfa Künye Sitene Ekle
Kullanıcı Adı : Şifre : Şifremi Unuttum Yeni Üyelik
Ana Sayfa Foto Galeri Video Galeri Tüm Yazarlar
Trabzon Belediyesinin Büyük vefasızlığı
Trabzon'un en önemli şahsiyetlerinden olan Şehid Ali Şükrü bey'e ve sahibi olduğu Tan gazetesi şehir Müzesinde yer verilmedi
Trabzon'un manevi ÅŸahsiyetleri sayılamayacak kadar çoktur.
Trabzon'lular hem Pontus döneminde, Hemde Osmanlı döneminde devlet içinde etkin görevlerde bulunmuÅŸlardır.
Vatanseverlik, Dindarlık Devlet ve Millet adına fedakarlık Trabzonlunun değişmez karakteri olmuştur.
 
Åžimdi Devletimizin Trabzonluya reva gördüÄŸü vefasızlıktan bir örnek sunmak istiyoruz.
 
Osmanlı CoÄŸrafyası %90 iÅŸgal altında olduÄŸu, Ordusu dağıtılmış, Silahları toplanmış bir Anadoluda ilk milli mücadeleyi Trabzonlular Of'tan baÅŸlatmışlardır.
Bu milli mücadelenin en önemli isimlerinden biri Ali Åžükrü beydir.
 
Milli Mücadele sonrası 1. TBMM'indeTrabzon mebusu olarak görev alan Ali Åžükrü bey, Türkiye'nin yeni yol haritasının hazırlanmasında çok önemli misyon üstlenmiÅŸtir.
1. mecliste laik, batıcı liberal bir sistem savunanlara karşı, başını Ali Åžükrü bey'in çektiÄŸi 2. gurup Hilafetin korunmasını, İçki, Kumar, genelev, faiz gibi batılılara ait uygulamaların yeni Türkiyede yasak olmasını savunuyorlardı.
 
 
Bu konuda büyük bir mücadele veren Ali Åžükrü bey Oldukça yoÄŸun tehdit alıyordu.
İçki yasağının görüÅŸüldüÄŸü bir gün sonrasında faili meçhul bir ÅŸekilde ÅŸehit edildi, Daha sonra bu cinayeti Topal Osman'ın iÅŸlediÄŸi ortaya çıktı.
Ali Åžükrü bey'in yakın arkadaşı olan Topal Osmanın bu cinayeti nasıl kabul ettiÄŸi herkesi ÅŸaşıttı.
Biz bu konulara girmeyeceÄŸiz, Bu konuda tarihi pekçok belge bulunuyor bunlardan bazılarını paylaÅŸacağız.
 
 
Burada konu etmek istediÄŸimiz TBÅž belediyemiz Restorasyonunda oldukça çok ÅŸaibe olan kent müzesinde Trabzon'un OrtaçaÄŸdan günümüze tarihini iÅŸlerken Trabzonun en önemli kiÅŸilerinden olan Ali Åžükrü bey'e ve Milli Mücadele yıllarımızın önemli metbuatı Tan gazetesine yer verilmeyiÅŸi bizleri oldukça üzdü.
 
Karanlık ellerin tetikçiliÄŸini yaparak TBMM ve Trabzon'un medarı iftiharı bir ÅŸahsiyeti katleden Topal Osman'a Giresun'un nasıl sahip çıktığını gördükçe Trabzon'luluÄŸumdan utanır oldum. 94 yıl önce ÅŸehid edilen Ali Åžükrü bey hakkında geçmiÅŸte bir sansür uygulanmış olabilir, 15 yıldır ülkemizi yöneten Maneviyatçı bir iktidar var, bu iktidar döneminde pekçok batıl ve batılı tabu yıkıldı, Cumhuriyet tarihimizdeki karanlık sayfalarla yüzleÅŸme zamanımız gelmedi mi?
 
Åžehidimiz Ali Åžükrü bey'in ÅŸahsiyeti ve BaÅŸ yazarı olduÄŸu Tan gazetesinin misyonunu yeni nesillere öÄŸretmek her türk vatandaşının asli görevidir.
Bu görev Trabzonlular için mutlak bir görevdir
 
Trabzon ÅŸehir müzesindeki Stand'a acilen Tan gazetesininde konulmasını, siyasi ÅŸahsiyetler bölümüne Ali Åžükrü bey'i tanıtacak bilgi panolarının acilen asılmasını talep ediyoruz.
 
Konu hakkında müze müdüresine sorduk; neden Ali Åžükrü bey ve Tan gazetesine yer vermediniz dediÄŸimizde, Elimizdeki materyallere göre yaptık, diyerek İnternet sayfalarında dahi binlerce materyale ulaşıldığı halde devlet eliyle Ali Åžükrü bey ve Tan gazetesi hakkında bilgiye ulaÅŸamadık demesi elbetteki çok manidardı.
 
Olayı TBB Kültür iÅŸleri daire baÅŸkanına haber verelim istedik, Hammamızade kültür merkezinden bizi TBÅž baÅŸkanlığına yönlendirdiler, TBÅž baÅŸkanlığı Hammamızade'ye yönlendirmesi ile Sayın baÅŸkan Ahmet YoloÄŸlu'nun peÅŸini bıraktık. kendisi isterse bize bilgi verebilir, Bu bilgiyi haberimizin içeriÄŸine koyarız.
 
İyiler Kötülerden daha fazla cesur olmadıkça, hayatımızdaki olumsuzluklar bitmeyecektir.
İyi insan demek çevresindeki sorumsuzluklardan görev çıkarandır..
 
ALİ ÅžÜKRÜ BEY VE TAN GAZETESİ HAKKINDA BİR KİTAP
 
Ali Åžükrü Bey'in Tan Gazetesi
Ahmet Demirel’in Birinci Meclis’te Muhalefet: İkinci Grup adlı çalışmasına bir katkı niteliÄŸindeki kitap, bir gazetenin kısa ömrünü anlatıyor. 
Trabzon mebusu Ali Åžükrü Bey, İkinci Grup’un fikirlerini yaymak amacıyla Tan gazetesini yayımlamaya baÅŸlar ancak Ali Åžükrü Bey’in öldürülmesi nedeniyle, gazete topu topu 68 sayı yayımlanabilir. Kitapta, o 68 sayıdan seçmeler ve İkinci Grup’la, Tan’la ilgili deÄŸerlendirmeler yer alıyor. 
 
----“SavaÅŸta kazanılan masada kaybediliyor;
KurtuluÅŸ Savaşında ÅŸehit olan askerlerimizin kanlarını Lozan’da sattınız. Siz hainsiniz. (Mustafa Kemal ve İsmet İnönüye)
 
Trabzon Mebusu Åžehit Ali Åžükrü Bey.
 Ali Åžükrü Bey Bahriye Mektebi’nde okumuÅŸ, deniz hukuku eÄŸitimi görmüÅŸ, deniz kurmay binbaşısı iken Yeni kurulan (birinci) Büyük Millet Meclisi’nde Trabzon Milletvekili sıfatıyla vazife alır. 
Bir süre sonra Mustafa Kemal’e muhalefet edenlerden oluÅŸan İkinci Grubun önde gelenlerinden olur. Hitabet yeteneÄŸi yüksek, kürsüde sözünü sakınmadan konuÅŸan biridir. ifadesi düzgün, iyi konuÅŸan, sözünü dinleten, birisidir. 
Mustafa Kemal’in Hakimiyet-i Milliyegazetesine karşılık Tan gazetesini çıkarır, bir de Hilafet’i savunan broÅŸür bastırır. 
 
Aynı dönemde baÅŸlayan Lozan Barış GörüÅŸmeleri’nde Türk heyetinin başındaki İsmet İnönü’nün hariciyeci olmamasını sert ÅŸekilde eleÅŸtirdiÄŸi gibi,“SavaÅŸta kazanılan masada kaybediliyor” diyordu. 
 
Meclis çalışmalarını engelleyerek Mustafa Kemal’in tepesini iyice attırır. Hatta 6 Mart 1923 tarihli oturumda Mustafa Kemal’le birbirlerinin üzerine yürürler. Mustafa Kemal PaÅŸa öfkesinden silahına sarılmış, Ali Åžükrü de silahını çekmiÅŸti.
Mecliste yaÅŸanan bu olaydan sonra Ali Åžükrü bey evinden meclise giderken ortadan kayboldu. Çankaya’daki karargâhının yakınlarında topraÄŸa gömülü olarak bulundu.
 
Mustafa Kemal’in bir oldu bittiyle bu ilk Meclis’i feshederek seçimlere gitmeye karar verdiÄŸi günlerde Ali Åžükrü Bey birden ortadan kaybolur.
Son olarak 26/27 mart akÅŸamı, KaraoÄŸlan Çarşısı’ndaki Kuyulu Kahve’de dostlarıyla sohbet edip ve nargile içtikten sonra Mustafa Kemal’in muhafızlığını yapan Topal Osman’ın adamlarından Mustafa Kaptan’la kol kola yürürken görülmüÅŸtür. 
 
KayboluÅŸunun üçüncü günü kardeÅŸi Åževket Bey, BaÅŸbakan Rauf (Orbay) Bey’e baÅŸvurur. İkinci Grup üyeleri tarafından Meclis gündemine taşınan konu, vekillerce ateÅŸli biçimde tartışılır, “kaybolan tavuk deÄŸildir, bir milletvekilidir! Meclis derhal harekete geçmelidir” çaÄŸrısı üzerine Ankara Valisi Abdülkadir Bey’in emriyle tüm polis ve jandarma teÅŸkilatı seferber edilir.
 
Kaynak; 
1;Ali Åžükrü Bey’in Tan Gazetesi,Tan Gazetesi,  
2;Yalan Söyleyen Tarih Utansın, Mustafa MüftüoÄŸlu 
3;Topal Osman Olayı, Etik Yayınları
 
Dr,Rıza Nur; Hayat ve Hatıralar kitabında olayın arkaplanını ÅŸöyle anlatır:
“[Osman AÄŸa] Beni severdi, bana itimadı vardı. Ben de onu severdim. Meclis’in önünden geçerken dedi ki: ‘Yahu Mecliste birçok vatan haini mebus varmış, bunlar memleketi satıyorlarmış. Niye bana söylemiyorsun. Meclisi basıp hepsini keseceÄŸim. BaÅŸka çare yok, bu kadar emek, bu kadar kan. Memleketi kurtardık, ÅŸimdi bunlar çıktı.’… Dedim ki bu hainleri sana kim haber verdi? Dedi ki ‘Orasını sorma!’ Hayır, illa söyle dedim ve zorladım. Dedi ki ‘Gazi söyledi!’ İş anlaşıldı. Mustafa Kemal İkinci Gruptan bîzâr (zarar görmüÅŸ), çaresi de kalmamış. Topal Osman’a bunları katlettirecek…
 
”Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, 3. Cilt,Rıza Nur’a göre, Topal Osman’ın öldürülmesi emrini bizzat Mustafa Kemal vermiÅŸtir. Topal Osman cinayetten sonra Mustafa Kemal tarafından teselli edilmiÅŸ, Mustafa Kemal’in evinde saklanmıştır. Yine Rıza Nur’a göre etrafları sarılan Topal Osman ve sekiz adamı mukavemet etmeden Muhafız Alayı Kumandanı İsmail Hakkı Bey’e teslim olmuÅŸlar, İsmail Hakkı Bey bu dokuz kiÅŸiyi tabanca ile öldürmüÅŸtür.
 
Ali Fuat Cebesoy Siyasi Hatıralar adlı eserinde Mustafa Kemal’in Topal Osman’ın “tepelenmesi” sırasında sessiz kalışını biraz imalı biçimde anlatır. O dönemde TBMM zabıt kâtibi olan Mahir İz Yılların İzi adlı anı kitabında Galiba ‘bir taÅŸla iki kuÅŸ vurulsun’ diye Ali Åžükrü Bey’in vücudunun ortadan kaldırılması Topal Osman’a havale edildi” der. Mustafa Kemal’e ömrü boyunca sadık kalmış olan Falih Rıfkı Çankaya kitabında, “Topal Osman da en sonunda nizamlı ordunun kıta kumanlarından İsmail Hakkı Tekçe tarafından ve Mustafa Kemal’in emriyle Çankaya sırtlarında vurulmuÅŸtur” der.İstiklal Madalyası sahibi;Muhafız Alay Komutanı Topal Osman Komployu DeÅŸifre Etti ? Sonra nemi oldu dersiniz?
 
 
Atatürk ÇarÅŸaf Giyip Kaçtı?
Muhafız Alay Komutanı Topal Osman; “Güvenlik güçlerine teslim olmayan Topal Osman; , Ankara’da Ayrancı BaÄŸları’ndaki evinde girdiÄŸi çatışmada çarpışarak hayatını kaybetmiÅŸtir.Ölümünün hemen ardından, başı kesik vücudu Meclis’in önünde asılarak teÅŸhir edildi. Bu Meclis’in oy birliÄŸiyle kabul ettiÄŸi bir önergeydi. Ali Åžükrü Bey cinayeti, Birinci Meclis’in de sonu oldu. Topal Osman’ın catışmadan önceki… O atlanan ‘kareyi’, İpek Çalışlar, Latife Hanım’ın kız kardeÅŸi Vecihe İlmen’e atfen ÅŸöyle anlatıyor: Muhafız Alay Komutanı Topal Osman; Çankaya’yı kuÅŸattı. Mustafa Kemal PaÅŸa, kılık deÄŸiÅŸtirerek çarÅŸafı giydi, baldızı Vecihe ve hizmetkâr kadınlarla Birlikte dışarı çıktı.(kaçtı-sansür)
 
 
Sabaha Gazetesi -Mehmet Altan
Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı 1920′de son toplantısını yapmış, üyelerinin bazıları İstanbul’daki İtilaf Devletleri tarafından tutuklanmış, önemli bir kısmı ise Ankara’ya gelmiÅŸ I.Meclis’i oluÅŸturmuÅŸtur. Yani savaşı bu meclis yapmıştır. Bu meclis her kesimden insanın temsil edildiÄŸi yerdi. Meclis de M.Kemal’e muhalif, baÅŸları Trabzon Mebusu Ali Åžükrü Bey’in olduÄŸu II.Grup vardı. Grubun lideri Ali Åžükrü Bey, M.Kemal’in korumalarından olan Topal Osman tarafından katledildi. Sonrasında Topal Osman’ın başına gelenler ise tam bir trajedi. Topal Osman gözden çıkarıldığını anlayınca M.Kemal’e baskın yapar. 
 
Topal Osman baskın sırasında kadınların evden çıkmasını ister. M.Kemal’de bu fırsatla çarÅŸafa bürünerek kadın kılığında kaçmıştır evden.Sonrasında Topal Osman etkisiz hale getirilip kafası kesildi ve meclis kapısına ayaklarından asıldı. 
 
 
Kaynak; 
1. Kemal Tahir, “Yol Ayrımı” 
2. Mustafa ArmaÄŸan, Kızıl Pençe, s:110 vd.
3. İpek Çalışlar, Latife Hanım
4. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım. c.3, s. 623Bu olaylar sonucu I.Meclis kapatıldı. II.Meclis’deki milletvekilleri ise M.Kemal tarafından seçildi.Topal Osman’ın suikast teÅŸebbüsünü haber alan Mustafa kemal paÅŸa latife hanım’ın çarÅŸafını giyerek çankaya köÅŸkünden kaçtı.Kaynak; İpek Çalışlar. Latife Hanım.(2006)
Atatürk, Topal Osman’ın köÅŸkü bastığı gece, kadın kılığında kaçtı. Kaynak; Vatan Gazetesi-2006
 
KONU HAKKINDA ÖNEMLİ BİR MAKALE
 
ALİ ÅžÜKRÜ BEY’İ HATIRLAMAK ve ÅžAHSİYETİYLE YÜZLEÅžMEK…- Åžehadetinin 90. yılında Trabzon ve TBMM hâlâ suskun...-
 
Yahya Düzenli
duzenliyahya@gmail.com
 
Büyük mezarlar büyük mesajlar taşırlar. 90 yıl önce Trabzon’un Boztepe’sinde hazırlanan mezar da içinde yatan ÅŸehid Ali Åžükrü Bey’in “büyük mesaj”ını esrarlı bir ÅŸekilde muhafaza ediyor.
 
 
Bu mesaj, 27 Mart 1923 tarihini taşıyor.
 
Bu tarih, yakın siyasî tarihimiz için önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü siyasî tarihimizin en meÅŸ’um, en büyük cinayetlerinden birisi bu tarihte iÅŸlenmiÅŸti, iÅŸlettirilmiÅŸti.
 
Trabzon milletvekili Ali Åžükrü Bey’in katlediliÅŸinden, daha doÄŸrusu ÅŸehadetinden bahsediyoruz. Åžehid ediliÅŸinin 90. yılında, temsil ettiÄŸi Trabzon onu unutmuÅŸ, mensubu bulunduÄŸu TBMM de onu bugüne kadar görmezden gelmiÅŸtir. Hatta kendisi gibi milletvekili olan en yakın arkadaÅŸları Mehmed Akif ve Hasan Basri Çantay bile vahÅŸice katlediliÅŸi karşısında ancak suskunluÄŸa bürünebilmiÅŸlerdir.  
 
DoÄŸduÄŸu ve temsil ettiÄŸi ÅŸehrin (Trabzon) ismiyle bütünleÅŸmesi gereken Ali Åžükrü Bey, maalesef bugün, ÅŸehrinin hatırlamadığı bir “azîm ÅŸahsiyet” olarak tarihin sayfalarında yaşıyor. O, ÅŸehrini üzerinde taşımasına raÄŸmen, ne yazık ki ÅŸehri onu taşıyamadı, taşıyamıyor.
 
Çok kısa süren son Osmanlı Mebusanı’na Trabzon Milletvekili olarak katılan Ali Åžükrü Bey, bu meclisin feshedilip kapatılmasına ÅŸiddetle karşı çıkar. Yaptığı konuÅŸmada “Burada tek ÅŸahıs kalmayıncaya kadar ölmeyi göze almalıyız. Bir tek arkadaşımızı fedâ edemeyiz” der. Bazı milletvekillerinin “İngiliz donanması karşımızda duruyor”, “Memleket alt üst olur” ÅŸeklindeki itirazlarına karşı meclis kürsüsünden haykırır: “Korkuyordunuz da buraya niye geldiniz?”
 
Hayatını “inandığı” davaya “adamış”, bedelini de “ÅŸehadet”le ödemiÅŸ olan Ali Åžükrü Bey, bu meclisin feshedilmesi üzerine 1. TBMM’ye Trabzon Milletvekili olarak katılmıştır.
 
 
Deniz kurmay yüzbaşısı iken askerlikten ayrılan Ali Åžükrü Bey, donanma cemiyetinin kurucuları arasında yer almış ve bu cemiyetin ikinci baÅŸkanı olarak Donanmanın güçlenmesinde ve Çanakkale deniz zaferinde önemli pay sahibidir.  Daha sonra kurduÄŸu matbaa ve yayınevi ile kültürümüze önemli eserler kazandırmış; Donanma mecmuası, İdman mecmuası, GündoÄŸuÅŸu mecmualarını çıkarmış, matbaa kurup “Tan” Gazetesini yayınlamış ve baÅŸyazarlığını yapmıştır.
 
 
Ali Åžükrü Bey, I. TBMM’de Mustafa Kemal’in başını çektiÄŸi “Birinci Grup”a karşı sert çıkışlarıyla tarihe geçen ve içlerinde Burdur Mv. Mehmed Akif, Erzurum Mv. Hüseyin Avni Bey, Mersin Mv. Selahattin Bey ve Lazistan Mv. Ziya HurÅŸit’in de bulunduÄŸu “İkinci Grup” muhalefetinin de liderlerindendi. Özellikle Lozan’daki tavizler, Musul, Adalar ve HalifeliÄŸin kaldırılması konusunda Mustafa Kemal ve Halk Fırkasına ÅŸiddetli muhalefetini sürdürmüÅŸtür.
 
Meclisteki Lozan müzakereleri sırasında birçok kez söz alan Ali Åžükrü Bey’in basiret ve ferasetine dair “Musul” ve “Adalar”la ilgili konuÅŸmalarından ÅŸu birkaç paragraf çok manidardır: “Musul’u bir sene sonraya bırakmak, bir Mısır yapmak demektir. Binaenaleyh gaip etmek demektir. Bu da bir Girit gibi gidecektir. Binaenaleyh Musul’u bırakmak caiz deÄŸildir.”
 
Adalar için uzun izahlarda bulunduktan sonra da “Efendiler, o adalar ki bizim bahçe duvarlarımız, harimimiz duvarlarıdır ve o adalar elimizde bulunmadıkça Anadolu’nun selameti hiçbir vakit müemmen (emin) deÄŸildir… Efendiler, bu adalar Yunanlıların elinde bulundukça Anadolu’yu bahren müdafaa ve muhafaza edemezsiniz.” demiÅŸtir.
 
Mecliste Hilafetin kaldırılmasına yönelik gizli müzakereler sırasında da teklif sahiplerinin her birinin konuÅŸmasının arkasından söz alan Ali Åžükrü Bey bu teklife ÅŸiddetle karşı çıkar. 
 
Mahir İz hatıralarında bu müzakereleri ÅŸöyle anlatıyor:
 
“Hilâfetin laÄŸvı lüzûmuna dâir olan teklifin müzâkeresine gizli celsede baÅŸlanmıştı. Çok hararetli müzakereler oldu, gece yarısına kadar devam etti. Teklif eden tarafın sözcüsü Bahriye Vekili İstiklâl Mahkemesi Reisi İhsan Bey’di. Buna muhalif olan karşı tarafın da kendiliÄŸinden meydana çıkan sözcüsü Trabzon Meb’usu Ali Åžükrü Bey’di. Muhâlifler, söz sıraları gelince kürsüye çıkıp fikirlerini söylediler, mes’elenin müdafaasını yaptılar. Ancak Ali Åžükrü Bey kürsüye belki on beÅŸ kere çıktı.
 
Artık vakit çok geç olmuÅŸ, herkes de yorulmuÅŸtu. Fakat Ali Åžükrü Bey ayakta hatibi dinliyordu. O sırada yine kürsüye yaklaÅŸarak konuÅŸan hatibe cevap vermek üzere söz istedi ve kürsüye yaklaÅŸmaya baÅŸladı. O anda, Mersin meb’usu Selâhaddin Bey’in her zaman oturduÄŸu kürsüye yakın ilk sırada ortada Rauf Bey oturuyordu. Önüne doÄŸru gelen Ali Åžükrü Bey’i belinden tutarak: “Åžükrü! Yeter, yeter! Åžükrü, artık söz alma!” deyince, Ali Åžükrü Bey birdenbire Rauf Bey’e dönerek: “Rauf! Ben bu iÅŸin fedâisiyim, anladın mı?” dedi ve kürsüye çıktı…”
 
Mahir İz devam ediyor: “Ali Åžükrü Bey’in iddiası ÅŸuydu. Bütün dünyadaki İslâm âlemi tekmîl rûhuyla, vicdâniyle Makam-ı Hilâfet’e baÄŸlıydı. Bu kuvveti ihmal etmek adeta bir hiyanet-i vataniye idi. Hâfi celsede Ali Åžükrü Bey’in Rauf Bey’e dönerek: “Ben bu iÅŸin fedaisiyim, anladın mı?” demesi, bu büyük kuvvetin alemÅŸumûl tesirine inandığı içindi. İngilizlerin yıpratmak istedikleri bu kuvvet idi. Bu parçalanınca, kavmiyet üzerine kurulan milliyet mefhumu, dinleri müÅŸterek milletler üzerinde yavaÅŸ yavaÅŸ tesirini gösterecek ve istenen parçalanma hâsıl olacaktı.”
 
Ali Åžükrü Bey’in trajik akıbetine dair Mahir İz’in TBMM Zabıt Müdürü Zeki Bey’e söylediÄŸi ÅŸu söz her ÅŸeyi ifade ediyor:
 
“O sırada ben, zabıt müdîri Zeki Bey’e: “Ali Åžükrü Bey bu gece idâm fetvâsını eliyle imzâ etti” dedim. Nitekim o sözüm de çıktı.”
 
TBMM’deki gergin oturumlardaki tartışmalarla ilgili Ali Fuat Cebesoy da hatıralarında ÅŸunları anlatıyor:
 
“Gazi PaÅŸa konuÅŸurken, Meclis’e sinirli bir hava hâkimdi. Mustafa Kemal PaÅŸa kürsüyü terk etmiyor, sualleri cevaplandırıyordu. Mebuslardan bir kısmı bulundukları yerlerden ayaÄŸa kalkıyor ve konuÅŸuyorlardı. Bir kısmı da kürsünün etrafında gelmiÅŸler, Gazi'ye cevap yetiÅŸtiriyorlar, sualler soruyorlar, tenkitler yapıyorlardı. Bunlar arasında Ali Åžükrü Bey de vardı. PaÅŸa sözlerini tamamladıktan sonra Ali Åžükrü Bey'in:
 
"Ben de söyleyeceÄŸim" demesi üzerine Gazi PaÅŸa hiddetli bir tavırla:
 
"Bir haftadır söylüyorsunuz, memleketi zarardîde ediyorsunuz." demiÅŸ ve elleri cebinde olduÄŸu halde asabi bir halde kürsüden inmiÅŸ ve "Memleketi zarardide ediyorsunuz, maksadınız nedir?" diye bağırarak Ali Åžükrü Bey'in üzerinde yürümüÅŸtü. Bu sırada Birinci ve İkinci Grup azalarından bazıları Meclis salonunun ortasında birbirlerine bağırmakta olan mebusların etrafını almışlardı. Gürültüler, ÅŸiddetli ve asabi hareketler oluyordu. Ali Åžükrü Bey, "Kimseyi ithama hakkınız yoktur" diye bağırıyor, Sivas Mebusu Hakkı Hami Bey, "Meclis’te emniyet yok mudur?" feryadını basıyordu.
 
"Meclis her vakit emniyetini muhafaza eder, ÅŸimdi de vardır. Susunuz, herkes yerine otursun" ihtarıyla müdahalede bulundum. Ali Åžükrü Bey'in sesi yükseliyordu:
 
"Emniyet-i ÅŸahsiye mefkut [yok] mudur?"
 
….
 
BelirttiÄŸimiz üzere Ali Åžükrü Bey’in Meclis’teki “muhalif duruÅŸu”nda iki önemli konu Lozan ve Hilafet idi.  Ä°lginçtir ki, 1923 yılının Åžubat ve Mart aylarında TBMM’de baÅŸta Ali Åžükrü Bey olmak üzere İkinci Gruba mensup milletvekillerinin dahil olduÄŸu oldukça sert ve gerilimli müzakere ve tartışmalar yaÅŸanır. Ali Åžükrü Bey 5 Mart’ta (ÅŸehadetinden 22 gün önce) TBMM’de yaptığı bir konuÅŸmada; “MehmetçiÄŸin süngüsü ile kazanılan muazzam zafer Lozan’da heba edilmiÅŸtir” diyerek Lozan’ın ruhunu ortaya koymuÅŸtu. Üç hafta sonra Ali Åžükrü Bey birdenbire ortadan kaybolur. Sürekli aranmasına raÄŸmen bulunamayan Ali Åžükrü Bey, tafsilatı bilinen bir cinayetle Giresun’lu Topal Osman tarafından boÄŸdurularak ÅŸehid edilir.
 
Kendisinden hiçbir haber alınamaması üzerine Meclis’in 2. Grup milletvekillerinden Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey, TBMM’de oldukça sert, heyecanlı, muhtevalı bir konuÅŸma yapar ve “Bir meb'usun aÄŸzı, kalemi, o milletin namusudur! Bu namusa tecavüz eden eller kırılsın!  (Kırılsın sesleri,  kahrolsun sesleri). Bu, milletin ismetidir; bir katre kan deÄŸildir. Tecavüz arkadaşımıza deÄŸil, bir milletin namusunadır. Böyle namussuzlar yaÅŸayamaz! (Kahrolsun sesleri). Efendiler, Ali Åžükrü Bey iki gündür kayıptır. Efendiler, memleketin sahibi, azametli bir tarih sahibi, namusuna hâkim bir milletin mebusu kayboluyor; hükümet bulmuyor! İki gündür kayıptır! Bulamıyor efendiler! Allahtan çok isterim ki, memleketin elîm zamanlarında bu, adi bir netice olarak zuhur etsin, evet adîyyen zuhur etsin. Efendiler, ya siyasî ise?” der.
 
Daha sonra yapılan aramalar sonucu Ali Åžükrü Bey’in cesedi Çankaya sırtlarında topraÄŸa gömülmüÅŸ olarak bulunur.
 
Dr. Rıza Nur, cesedin bulunuÅŸunu “Hayat ve Hatıratım”da ÅŸöyle anlatır:
 
“Åžimdi iÅŸ tamam olmak için Ali Åžükrü'nün cenazesini arıyorlar ve bu taharriyatı [aramayı] Çankaya'da yapıyorlar. Bir faal jandarma zabiti, bir müfreze jandarma ile dolaşıyor. En sıcak mevsimdi. Zabit bakmış Çankaya'da bir sürülmüÅŸ tarlanın bir yerinde birçok sinek yığılmış bir yere konuyor, uçuÅŸuyormuÅŸ. Dikkatini celbetmiÅŸ, oraya gitmiÅŸ, eline bir parmak dokunmuÅŸ. Epeyce açmış bir insan ayağı. Bütün açmışlar Ali Åžükrü!.. Demek acele ile çukuru derin kazamamışlar ve vücudu derince itmiÅŸ, amma bir ayağı adeta dışarda kalırcasına sadece dört beÅŸ parmak kadar toprak ile örtülmüÅŸ imiÅŸ.”
 
Bu trajik olayın büyümesi, ÅŸüphelerin Mustafa Kemal üzerinde yoÄŸunlaÅŸması ve yankıları üzerine kurulan komisyon Ali Åžükrü Bey’in Topal Osman tarafından öldürüldüÄŸünü tespit eder ve Muhafız alayı Topal Osman’ı adamlarıyla birlikte yaralı olarak ele geçirir. Yolda can veren Topal Osman’ın baÅŸsız cesedi daha sonra mezarından çıkarılarak ayağından daraÄŸacına asılır.
 
Trabzon’da yayınlanan İstikbal Gazetesi, 11 Nisan 1933 tarihli nüshasının manÅŸetinde Ali Åžükrü Bey’in cenazesi için ÅŸu baÅŸlığı atmıştı: “Dün Trabzon büyük evlâdı fikir ve cihad kurbanı Åžehid Ali Åžükrü’nün mübarek nâşını tarihinin görmediÄŸi fevkalâde bir ihtiÅŸamla hürmetkâr omuzları üstünde medfun-u mübareÄŸine tevdi etti.”
 
1990’lı yıllara kadar Boztepe’deki kabri mezbelelik haline getirilen ve unutturulan Ali Åžükrü Bey, 90 yıl önce “tarihin görmediÄŸi fevkalâde bir ihtiÅŸamla” defnedilmesine raÄŸmen kabri, bugün taşıdığı manâdan habersizliÄŸin verdiÄŸi gafletle hâlâ ıssız…
 
Ali Åžükrü Bey’in yakın akrabası Hasan Fehmi Atabay, Tarihçi Kadir MısıroÄŸlu’nun 1976 yılında kendisiyle yaptığı bir söyleÅŸide cenaze ile ilgili ÅŸunları söylüyor:  “Trabzon daha öyle bir kalabalık görmemiÅŸtir. Erzurum’dan Samsun’a kadar muazzam bir kitle Trabzon’a gelmiÅŸti. Åžehir istiab etmiyordu. Belediye Meclisi Boztepe’ye Ali Åžükrü Tepesi adını verdi. Åžimdi unutuldu bunlar …”
 
Tarihin benzerine çok az ÅŸahit olduÄŸu bu korkunç cinayetin sır perdesi, azmettirici ve planlayıcıların kimliÄŸinden dolayı kaldırılmamıştır.
 
Ali Åžükrü Bey cinayeti üzeri küllerle örtülü bir kor olarak -resmi olarak- hâlâ esrarını koruyor!
 
Aslında cinayetin “niçin”i ve “nasıl”ı üzerinde yazılan yazılar, yayınlanan kitaplar olayı “müphem” ve “meçhul”lükten çıkarmış durumda. Ancak, olayın resmî ellerle de ortaya çıkarılmasına dair bugüne kadar herhangi bir teÅŸebbüs maalesef yok. Ali Åžükrü Bey Cinayeti ile ilgili 1992 yılında bir milletvekili’nin (Hasan Mezarcı) “meclis araÅŸtırma önergesi” vermesinin ardından kendisine nelerin reva görüldüÄŸünü biliyoruz. Önerge veren milletvekili gerekçelerini açıklarken; “Ali Åžükrü Bey’in 2. Grup diye anılan meclis çoÄŸunluÄŸuna mensup muhalif grup milletvekillerinin sözcüsü olduÄŸu ve Lozan tartışmaları sürerken öldürüldüÄŸü”nü söylüyor ve “Yüzbaşı Dreyfüs olayına göre, her bakımdan çok daha ağır ve vahim olan Yüzbaşı ve Trabzon Milletvekili Ali Åžükrü Bey cinayeti ile ilgili iddia, bilgi ve belgelerin kamuoyumuzca bilinen kısmı dahi devleti zan ve ÅŸaibe altında bulunduracak mahiyettedir. 70 yıl sonra hala bugün, devleti zan ve ÅŸaibe altında bulundurmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu menfur cinayetle ilgili bilgi ve belgelerin hala sansürlü veya yasaklı olması ise anlaşılır bir durum deÄŸildir” diyordu.
 
Bugün, konjonktür gereÄŸi bizzat BaÅŸbakan tarafından “Dersim olayları” trajik bir biçimde ortaya konulur, “Devletin Dersim’le yüzleÅŸmesi” söz konusu olur ve Dersim’le ilgili resmî devlet belgeleri de açıklanırken, Ali Åžükrü Bey cinayeti karşısında niçin böyle bir “yüzleÅŸme” gündeme gelmez?
 
Bugüne kadar hiçbir Trabzon milletvekili ne yazık ki bu konuda tek bir kelam sarf etmemiÅŸ, hiçbir giriÅŸimde bulunmamıştır. Tarihin karanlık sayfalarındaki olaylar, cinayetler, tertipler ortaya çıkmaya ve aydınlanmaya baÅŸlamışken, Ali Åžükrü Bey Cinayeti’nin bütün ayrıntılarıyla ortaya konulacağı bir araÅŸtırma önergesini vermeye iktidar partisine mensup bir Trabzon Milletvekili cesaret edebilir mi acaba!
 
Veya, ÅŸehid edildiÄŸi gün (27 Mart) acaba bir milletvekili TBMM’de söz alıp Ali Åžükrü Bey’den bahsedebilecek midir?
 
Hiç zannetmiyorum.
 
Öncelikle bu vebal “kurÅŸundan bir yük” gibi Trabzon Milletvekillerinin üzerindedir.
 
***
 
Sinop Milletvekili Dr. Rıza Nur, Ali Åžükrü Bey’in ÅŸahsiyetiyle ilgili ÅŸunları söylüyor: “Ali Åžükrü orta boylu, güzel yüzlü, miyop olup gözlüklü, namuslu bir adam. Hayatı muntazam. Vaktinde yatıyor, vaktinde uyanıyor. Asla rakı içmiyor, rakının ÅŸiddetle aleyhinde. Hatta sigara ve kahve de içmiyor.  Bahriye zâbiti imiÅŸ ve İngiltere’de de bulunmuÅŸ; fakat pek fazla bir taassub halinde dindarlığı var. Çok da asabi bir adam…”
 
Åžehid-i muazzez Ali Åžükrü Bey iddia, feraset, cür’et ve cesaret sahibi büyük bir mücadele adamı, davasına adanmış bir ÅŸahsiyet olarak bugün Boztepe’de bulunan kabrinden ÅŸehrine mahzun bir ÅŸekilde bakıyor.
 
Mahzun çünkü,
 
·         KatlediliÅŸinin 90. yılında Trabzon hâlâ onun “niçin” ÅŸehid edildiÄŸinin farkında deÄŸil!
·         O’nun uÄŸruna hayatını verdiÄŸi davasından haberi yok.
·         Üzerinde taşıdığı ‘büyük ÅŸehid’inin varlık ve anlamı ona bir ÅŸey hatırlatmıyor!
·         Futbol takımı yenilince kimyası bozulan ÅŸehir, bu “büyük ÅŸehid”ine karşı maalesef ilgisiz…
·         Genleriyle oynanan ÅŸehir, üzerinde taşıdığı ‘deÄŸer’lerin ağırlığını hissedemiyor. 
 
39 yaşında enerji dolu, genç bir milletvekili olarak siyasî komplo sonucu cinayete kurban giden Ali Åžükrü Bey’in adını anmak, onunla ilgili programlar düzenlemek, yayınlar yapmak bugün bile hâlâ risk taşıyor. Riskin de ötesinde ÅŸahsiyeti “korku” ve “endiÅŸe”leri beraberinde getiriyor.
 
Bu korkusuz Adamı “öldürten”ler adına örülen korku duvarı, hem memleketi Trabzon’da hem de TBMM’de halen aşılmaz bir set olarak duruyor. TBMM tutanaklarında adı “Trabzon mebusu ÅŸehid-i maÄŸfur Ali Åžükrü” olarak geçmesine raÄŸmen, ÅŸehadeti ve “niçin ÅŸehid edildiÄŸi”ne dair üzerinde dolaÅŸan müthiÅŸ sükût bulutu hâlâ dağılmış deÄŸil.
 
Trabzon “bir zamanlar” böylesine muhalif, “duruÅŸ sahibi” büyük ÅŸahsiyetlere de sahipti. Bugün ise Trabzon’u Meclis’te temsil eden milletvekilleri belki de Ali Åžükrü Bey’in isminden bile habersizdirler.
 
Bazı mezarların “büyük davası” vardır. Ali Åžükrü Bey’in mezarı da bu büyük davanın manasıyla yüklüdür. Bunu anlamak, o mezarın “neye delâlet ettiÄŸi”ni anlamaktır.
 
Trabzon ise, Ali Åžükrü Bey’in ÅŸehadetinin 90. yılında ondan habersizliÄŸin verdiÄŸi meÅŸ’um neÅŸe ile “Trabzonspor’un hali ne olacak?” derdinde.
 
Trabzon; birçok gereksiz etkinliklerle, ‘dostlar alışveriÅŸte görsün’ türünden toplantılarla gününü gün ede dursun, aÅŸağılık kompleksi kokan “olimpiyat ÅŸehri”, “futbol ÅŸehri”, “marka ÅŸehir” komedileriyle varoluÅŸ gösterileri yapadursun, BOZTEPE’DEKİ BÜYÜK KABİR’İ TANIYAMADIÄžI, ANLAYAMADIÄžI ve ONA SAHİP ÇIKAMADIÄžI sürece sadece “bakterilere mahsus” hayatını devam ettirecektir.
 
Yakın arkadaşı Mehmed Akif’in ÅŸu sözü Ali Åžükrü Bey’in ÅŸahsiyetini özetliyor: “Bir tane namuslu adam kaldı; Ali Åžükrü!”
 
Üstad Necip Fazıl’ın 10 Kasım 1950 tarihli “Büyük DoÄŸu”daki Ali Åžükrü Bey’le ilgili yazısının bugünün ve geleceÄŸin basiret sahiplerine seslenen bir paragrafıyla bitirelim:
 
“Allah’ın lütuflarına müstaÄŸrak ÅŸehit ruhları, sizden sizi, sizden kendi kendinizi, öz tarihinizi ve hakikati tanımanızı istiyor!!! Dünyanın en kalpazan ve sahtekâr mâna tuzaklarında mahkûm ve esir yaÅŸamakta ne güne kadar devam edeceÄŸiz???”
 
Allah’ın O’na ‘bahÅŸettiÄŸi’ ÅŸehadetinin 90. yılında Ali Åžükrü Bey’e rahmet diliyoruz. Bir gün davasının anlaşılması ve O’nunla yüzleÅŸilmesini ümid ediyoruz.
 
O gün, bu gündür.  
 
 

 

Etiketler :
ali - sukru - bey - ve - tan - gazetesi - topal - osman - ali - sukru - bey - -
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 YORUM YAPMAK İSTERMİSİNİZ
21-03-2017 14:01
aaaaaaaaaaa
Oy Kullan Sonuçlar
Foto Galeri [ Tümü ]
Video Galeri [ Tümü ]
Kim Kimdir
ISTANBUL
 
Destek: Abdullah Gözaydın
Ana Sayfa Hakkımızda İletişim Site Haritası
 
Tüm hakları saklıdır 2012 ®